Bloguma uzun süreden beri ilk defa girip "100 takip eden" yazısını görünce 5 postumla beni takip eden blogcanlarımla daha fazla şey paylaşmalıyım diye düşündüm:)
Bu vesileyle takibe alıp, yorumlarını paylaşan herkese teşekkür ediyorum.
Peki, niye yeni başlamışken 7 aylık bir ara? :) Bu kadar uzun bir ara vermemin en büyük sebebi okuldu. Bu yıl son sınavlar, bitirme projesi, mezuniyet vs. derken nasıl geçti bilemedim, çok ama çok yoğun bir dönemdi benim için. Bu yüzden tam 7 ay önce yazdığım Bosna postumun ikincisini an itibariyle yazıyorum :)
Bosna'yla ilgili o kadar çok yorum ve soru aldım ki mailime gelen, bu postum tüm sorulara cevap niteliğinde olacak inşallah.
Bol resimli, bol yazılı bir post oldu, şimdiden uyarayım. Tavsiyem; çayınızı, kahvenizi elinize alıp okumaya başlayın. :)
Gezimizin 4. gününe Hırvatistan'da bulunan ve bol turist ağırlayan Dubrovnik'le devam ettik.
Ayrıca şu bilgiyi vermem gerekecek, Hırvatistan bizim gittiğimiz zaman Türk vatandaşlarına vize uygulamıyordu, Ocak'tan itibaren AB vesilesiyle vize uygulamasına geçmiş bulunmakta. Bu malesef Balkan gezilerinde can sıkıcı olacak bir gelişme.
Dubrovnik'e gittiğimiz gün hava bol yağışlıydı, biz de Hırvatistan yağmurlarında bol bol ıslanarak nasibimizi aldık :)
Dubrovnik sahilde bulunan ve bol tarihi yapı bulunduran gezilesi bir şehir.
Sokakları ise genel olarak bu mimariye sahip.
Yağmur da ayrı bir hava kattı bence gezimize, ne dersiniz? :))
Yılbaşına 1,5 ay kala hazırlıklara başlanmış. :)
Şoförümüz Nihat Abi Dubrovnik'i kuş bakışı izleyebileceğimiz bir tepeye çıkardı bizi.
Burası yazın eminim çok daha güzel oluyordur.
(Kendimi yağmurla ilgili daha fazla avutamayacağım :))
Bu da "Dubrovnik'te 'kara lahana' gören masum Karadenizli" isimli çalışmam. :)
Dubrovnik adına aklımda en çok kalan şeylerden biri her yerde karşımıza çıkan bu portakal ağaçları oldu, yiyemediğimizden dolayı hep de aklımda kalacak sanırım... :)
Bu da dönüş yolumuz...
Açık konuşmak gerekirse Dubrovnik bizde Bosna kadar güzel duygular uyandırmadı, bunun sebebi geçmişte yaşananlar, ülkenin Müslüman olmaması, halkının soğukluğu, en azından Boşnaklar kadar sıcak olmayışları olabilir, bilemiyorum...
Ayrıca Hırvatistan Bosna'ya göre çok daha pahalı bir ülke. En basitinden Bosna'da 1-2 tl'ye satılan buzdolabı magnetlerini Hırvatistan'da 9-10 tl civarında buabilirsiniz.
Hırvatistan'dan(Bosna'ya yaklaşık 5 saat uzaklıkta) döndüğümüzde akşam olmuştu bile.
Burası ise istisnasız her akşam gelip oturduğumuz Başçarşıda'ki Morica Han (Cafe Divan). O kadar sıcak, hoş bir mekan ki, Osmanlı mimarisine çok benzeyen yerde, ezgi, ilahi ve Türk müzikleri çalarken kendinizi çok huzurlu hissediyorsunuz. Garsonları ve misafirleri de aynı sıcaklığa sahip...
Bu da girişi. (Bu resmi internetten bulmak zorunda kaldım, bendeki çok bulanık çıkmıştı)
Ertesi gün yolculuğumuza Saraybosna'daki Tunel ile devam ettik. Bu Tunel'in Bosna savaşı sırasındaki görevi açısından çook önemli bir yeri var Bosna'lılar için, ve bence tüm insanlık için.
Boşnakların savaş zamanı tüm gıda ve askeri yardımlarının engellendiği sırada Aliya İzzetbegoviç önderliğinde Şehide teyze'nin evinin altından bir tünel kazılarak tüm gıda, ilaç ve askeri yardımlar havaalanından bu tünel yardımıyla Sırp kuşatmasındaki Boşnak'lara ulaşması sağlanmış.
Daha sonra Sırp askerlerinin bir şekilde bu tünelden haberi oluyor ve sonrası resimde gördüğünüz gibi.. Ama Aliya İzzetbegoviç'in dehası, askerlerinin ve Boşnak halkının yaklaşık 4 ay süren çabaları, Şehide Teyze'nin fedakarlığı ve yardımlarıyla bu tünel Saraybosna'nın kurtuluşu olarak tanımlanıyor.
Sonrasında ise doğa harikası Vrelo Bosne'ye gittik.
Ama tabiki yağmurun azizliğine uğradık yine :) Burası çok çok güzel bir yer ama yağmur dolayısıyla ve havanın kararmaya başlaması sebebiyle güzelliği perdelendi.
Siz buranın güneşli, yemyeşil halini hayal edin :)
Ki bence bu hali de fevkalade güzel...
Bu manzaranın önüne kendimi eklemesem olur mu? Olmaz tabiki! :)
Sıra geldi son günümüze... Son günümüze anlamlı ve bizde derin izler bırakacak, bizi düşündürecek bir yeri bırakalım dedik ve Srebrenica'ya gittik.
Srebranica hakkında az çok bilginiz vardır, yoksa bile mutlaka edinin lütfen, böyle bir insanlık dramından dersimizi almazsak Müslüman alemi böyle yaralar almaya devam edecektir Allah muhafaza.
Srebranica ile ilgili TRT'nin hazırlamış olduğu bir belgesel var. Ayrıca Bosna'daki savaşı anlatan "Mavi Kelebekler" dizisi var, bilgilenmek, hatırlamak, farkında olmak isterseniz izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
BM'nin ve tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen içler acısı bir soykırım. Sorumlusu olan Sırp komutan yakın zamana kadar elini kolunu sallaya sallaya gezmekte imiş. Tutuklanmış ama şu anki akıbeti nedir bilemiyorum.
Silahsızlandırılarak haince öldürülen 8372 can... Şehitlerin isimlerine bakar mısınız.. Ne kadar tanıdık isimler, ne kadar da bizdenler...
Belki de anıt mezarlarda bir çoğunun tanıdığı birileri olan Srebrenitsa'yı ziyarete gelmiş ve Kur'an-ı Kerim okuyarak savaşta öldürülen kardeşlerinin ruhlarına Yasin okuyan minik Boşnak öğrenciler.
Hepsini sarıp sarmalayasım, acılarını paylaştığımızı dile getiresim gelse de birbirimizin göz yaşlarını silerek, gözlerimizin içine bakarak binlerce cümle kurarak anlatamayacağımız şeyleri anlattık birbirimize...
Boynumuz bükük ayrılıyoruz Srebrenitsa'dan....
Allah c.c. bize bir daha böyle başımızı öne eğerek gezmek zorunda kalacağımız anılar yaşatmasın.
Son olarak ise Bosna'da ne yedik, ne içtik, nerde kaldık? sorusunun cevabını vereyim.
Bosna denince akla ne gelir? Tabiki "Boşnak böreği" Başçarşı'da bir çok yerde bulabilirsiniz. Ben mekanlar arasında pek bir fark göremedim tad olarak, ama ünlü, tavsiye edebileceği bir yer olan varsa yazsın :)
Bu da bir çok yemeğin yanında "içtiğimiz yoğurt". İçmek ve yoğurt'u aynı cümlede kullanınca yanlış yazdığımı zannetmiş olabilirsiniz ama değil :) Boşnaklar yoğurdu bu şekilde ayran gibi bardaklardan içerek tüketiyor. Biz çok garipseyip içmekte zorlandığımız için arada çaktırmadan sulandırıp içmeye çalıştık :))
Vee; Cevapi.
Bizim anlayacağımız dilde ise, pide arası bol soğanla servis edilen İnegöl köfte :)
Ama bana sorarsanız Türkiye'de yapılan İnegöl köfteden çok daha lezzetli ve çok daha ucuz. Bu çevapi'yi 2KM (yaklaşık 2,5 tl)'ye yemiştik :)
Boşnak kahvesi.
Bu arada nasıl yapıldığını da gördüm, cezvede suyu kaynatıp üzerine kahveyi döküp altını kapatıyorlar. Yapılışı da servisi de pek alışık olduğumuz cinsten değil ama denenmeli :)
Tufahiye.
Dilimiz sürekli tuhafiye'ye kaydığı için garsondan isterken baya zorlandık. :)
Şerbetli elma tatlısı, içinde ceviz ve krema var. Hafif, güzel bir tatlı tavsiye ederim.
Bey çorbası
Resmini diğer postumda da koymuştum. İçinde bamya bulunan ama benim gibi bamya sevmeyenlerin bile afiyetle yiyebileceği bir çorba. Çok çok sevdim. Özellikle Alperenler Tekkesi'nin oradaki restaurantta yemeniz şiddetle tavsiye edilir.
Orangina! :)
Türkiye'de bulunuyor mu bilmiyorum ama tadına ve şişesine bayıldım.
Bu da annenize alabileceğiniz güzel bir hediye, Bakır kahve takımı.
Yalnız bunu Başçarşı'da pasaj gibi Kapalı çarşıya benzeyen bir yer var, kesinlikle oradan alın. Tatlı dilli satıcılara aldanıp fazla para vermeyin bizim gibi. :) Fiyatı 10€'ydu sanırım.
Bu arada size bir tavsiyede daha bulunayım. Ailenize sürpriz yapmak ve Bosna'dan güzel bir hatıra kalsın istiyorsanız ailenize güzel dileklerinizin yazılı olduğu Bosna temalı kart atabilirsiniz. Başçarşı'daki postaneden 1,5 tl gibi cüz'i bir fiyata yollanıyordu yanlış hatırlamıyorsam.
Şimdi gelelim en önemli kısıma, Bosna'da nerede konakladık, ve daha da önemlisi ne kadar fiyata? :)
Bizim için konaklayacağımızın yerin temiz, güvenilir ve öğrenci işi uygun ücrette olması çok önemliydi ve biz kalacak yer konusunda çok şanslıydık Allah'a şükür.
Bosna'da bizimle ilgilenen Erko Abi'nin kayınvalidesi Emina Teyze'nin daireden pansiyona çevirerek işlettiği yerde kaldık. Başçarşı ile aramızda bir cadde vardı sadece. Ve tanıdık olmamız dolayısıyla çok çok uygun bir ücrete kaldık. Buraya yazmam doğru olacak mı bilemiyorum ama günlüğü 10 €'ya geldi ve bu rakam diğer kalınacak yerlere oranla çok çok uygun. Tabi dediğim gibi bu ücrette tanıdık olmamızın ve sonbahar mevsiminde olmamızın büyük payı var. 4 bayan olduğumuz için pansiyonun diğer odalarına aldıkları müşterilere de dikkat ettiler sağolsunlar. Bizim kaldığımız oda 4 yataklı tam bize göreydi. Dediğim gibi tam öğrenci işi bir konaklama oldu. Çalışan insanlar, eşli, çocuklu geziler için çok tercih edilemeyebilir. Ama öğrencilere, uygun ücretli merkeze yakın yerler arayanlara tavsiyemdir. Taksici Nihat Abi'ye de bu pansiyondakiler aracılığıyla ulaşabilirsiniz.
Bu arada Bosna'ya gidecekseniz turla değil kendi imkanlarınızla gitmenizi tavsiye ederim. Yoksa gezi 3 katı bir ücrete patlayabilir.
Bu kadar bilginin ardından artık iletişim bilgilerini verebilirim sanırım :) Buyrun size pansiyonun kartvizitinin önlü arkalı resmi:
İnşallah faydalı bilgiler verebilmişimdir ve inşallah okurken keyif almışsınızdır.
Bosna benim için her zaman farklı yeri olacak bir ülke. Ara ara rüyalarıma bile giriyor. :) İnşallah tekrar gitmek nasip olur. Ama ona tekrar gitmeden önce diğer ülkeleri gezmek var hayalimde ve hedefimde.
Hali hazırda bir kaç günle başvurusunu kaçırdığım bir Avrupa turu var. Ailemin mezuniyet hediyesi olacaktı bana... Halen araştırmaktayım. Eğer güvenilir, uçuk olmayan fiyatlarda önerebileceğiniz turlar varsa önerilerinize açığım.
Hepinize sevgiler, hayırlı ramazanlar... :)